Sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve
dostlarım
Bu hafta size İsrail’in ulusal kahramanı
Elie Cohen’in hayatını özetlemeye çalışacağım. Her İsrail’inin Elie Cohen’e
borcu vardır. Ben, onun hayatının bir özetini yazarak bu borcumun bir kısmını
ödemeye çalışacağım. Belki böylece, bu müthiş kahramanlık öyküsünü işitmemiş
olan genç nesillere de bir faydam dokunur.
MISIR
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük
casuslarından biri olarak kabul edilen Elie Cohen Mısır-İskenderiye’de 1924
yılında dünyaya geldi. 5 erkek ve iki kız kardeşi vardı. Ailesi 1949 yılında
gizlice İsrail’e göç etti. Elie Mısır’da kaldı. Göç etmek isteyen Yahudilere
gizli yollar ve sahte evraklar temin ediyordu. O yıllarda İsrail askeri haber
alma örgütü AMAN, Mısır’da karışıklık
çıkarmak için bir dizi terör eylemleri başlattı. Fakat operasyonlarda pek çok
hata yapıldı. Mısır polisi uyandı ve İsrailli ajanları tutukladı. Bütün
delilleri yok edebilecek zaman bulan Elie Cohen tutuklanmasına rağmen suçsuz
bulunarak serbest bırakıldı. Arkadaşları çeşitli hapis cezalarına
çarptırıldılar. Örgütün iki Yahudi lideri ise Ocak 1955 de asıldı.
Elie Cohen ceza almamış olsa da artık Mısır
Polisinde bir dosyası vardı. Buna rağmen Mısır’ı terk etmedi ve gizli faaliyetlerine
devam etti. 1957 de Süveyş savaşından sonra Mısır’da daha fazla kalamayarak İsrail’e,
Batyam’daki ailesinin yanına göç etti.
İSRAİL
İsrail’e göç eden herkes gibi Elie Cohen de
ilk zamanlar İsrail’de iş bulma sorunları yaşadı. Bu arada Nadia isimli Irak
kökenli bir hemşire ile evlendi. Bu evlilikten iki kız ve bir oğlu olacaktı. Elie
tekrar AMAN ile irtibat kurdu. Bir takım psikolojik testlere tabii tutuldu ve
kendisine aşırı güveni ve risk alma eğilimi yüzünden örgüte kabul edilmedi.
Kısa bir zaman sonra Suriye’de işler
karışmaya başladı. Suriye iç karışıklıkları yüzünden çalkalanıyordu. Darbeler ile
sarsılmaktaydı. Halkın ilgisini başka yöne çekmeye çalışan Suriyeli yöneticiler
sık sık İsrail ile sınır çatışmalarına giriyordu. Bu arada İsrail’i susuz
bırakmak için Ürdün nehrinin de mecrasını değiştirmek gibi dev bir projeye
başladılar. Ürdün nehrinin suyu İsrail için hayati öneme haizdi. Vazgeçilmezdi.
Bu durumda Şam’a kendinden emin, cüretkâr, güvenilir bir ajanın yerleştirilmesi
şart olmuştu. Daha evvel AMAN’a kabul
edilmeme sebepleri bu sefer Elie Cohen’i tam aranılan adam yapıyordu. Ve onu
çağırdılar.
Çok sıkı bir eğitime tabi tutuldu. Hafıza
eğitimleri alıyordu. Müthiş bir hafızası vardı. Takip pratikleri yapıyor, beri
taraftan da Suriye şivesi ile Arapça konuşma dersleri alıyordu. Hatta bir şeyh
tarafından Kuran dersleri bile aldı. Ayetleri ezberliyordu. Telsiz, verici, şifreli
mesaj alıp verme konusunda eğitildi. Usta bir telsizci olmuştu. Dakikada 16
kelime gönderebiliyordu. Pek çok denemeye ve teste tabi tutuldu. Sonunda AMAN
karar verdi. Elie Cohen Şam’daki adamları olacaktı. Onu Avrupa’da birkaç şehir
dolaştırdıktan sonra Arjantin’e gönderiler.
ARJANTİN
Elie Cohen artık Kemal Amin Tabet
olmuştu. Zengin Suriyeli bir tekstil tüccarı idi. Üç ay içerisinde Buenos Aires’i
öğrenmişti. Aldığı dersler sayesinde İspanyolcasını da bir hayli ilerletmişti.
Arap cemaatlerine yakın duruyor ve büyük bağışlarda bulunuyordu. Arap Dünyası
dergisinin editörü ile tanıştı. Kısa zamanda iyi arkadaş oldular. Onun sayesinde
Suriye konsolosluğundaki davetlere çağrılır oldu. Kısa zamanda kendini tanıttı
ve sevdirdi. Bir akşam konsolosluktaki bir davette general üniformalı birisiyle
tanıştı. General Amin El Hafız. Bu adam daha sonradan Suriye başkanı olacaktı.
Arjantin’de bir efsane olmuştu. Arap cemaatinde onu tanımayan kalmamıştı. Çantasında bir sürü tavsiye mektubu ile
Arjantin’i 1961 yılında terk ederek esas hedefi olan Şam’a hareket etti. Fakat
önce İsrail’e gidecek karısı ve çocukları ile hasret giderecekti.
SURİYE – ŞAM
İsrail’de birkaç ay dinlendikten sonra
Elie Cohen Kemal Amin Tabet olarak Beyrut üzerinden Şam’a varır. Ordu merkezine
çok yakın bir yerde müthiş bir malikâne kiralar. Bütün casusların tersine o
kalabalıklara karışmak değil, kendini göstermek istiyordu. Şam’da fakirler için
yapılacak bir aşevine çok büyük bir bağışta bulununca dikkatleri üstüne çekti. Çantasındaki
tavsiye mektupları sayesinde bankerlerle, iş adamları ile temas kurmaya
başladı. Muhteşem davetler veriyordu. Şam’a geldikten 6 ay sonra sosyetenin bir
numaralı ismi olmuştu. Arada kısa aralıklarla yurt dışına çıkıyor ve İsrail’e
evine karısı ve çocuklarının yanına geliyordu. Bu ziyaretlerinin birisinde AMAN
kendisine minyatür bir fotoğraf makinesi de verdi.
Elie sezgilerinin peşinden gidip Baas
partisi ileri gelenleri ile yakın ilişkiler kurmaya başladı. Her fırsatta
cömert bağışlarda bulunuyor hediyeler veriyordu. Sezgileri doğru çıktı. 8 Mart
1963 de Albay Salim tankları Şam’a sürdü ve ihtilal oldu. Elie Cohen’in Arjantin’de
tanıştığı General Hafız Suriye devlet başkanı oldu.
Elie Cohen artık Suriye’nin en önemli
simalarından birisi olmuştu. Evinde Suriye’nin en güzel kadınlarının katıldığı
seks partileri veriliyordu. En yakın dostlarına çok güzel ve cömert (!)
sekreterler buluyordu. O sekreterler işittikleri her kelimeyi ertesi gün Kemal’e
anlatıyorlardı. Baas partisinin siyasi toplantılarına katılıyor, askerlerle en
gizli konularda sohbetler ediyordu. Başkan Hafız’a, karısına mink kürk hediye
edebilecek kadar yakındı. Bir sonraki kabinede bakan olacağı konuşuluyordu. Suriye
ordusuna Ruslar tarafından verilen silahlardan bile haberi vardı. Hatta İsrail’e
karşı daha sert davranılmasından yanaydı ve askerleri korkaklıkla suçluyordu.
Suriyeli komutanlar hiç de öyle olmadıklarını kanıtlamak üzere onu, defalarca
Golan tepelerindeki mevzilere götürdüler. Saldırı ve savunma planlarını
açıkladılar. Hatta yeni silahların depolandığı El Hama askeri tesisini
gezdirdiler. Tahkimatları gösterip savaşa hazır olduklarını ispat etmeye
çalışıyorlardı. Elie Cohen müthiş hafızası ile yoldaki ağaçları tepeleri
dönemeçleri ezberliyor her sabah saat 8 de, bazen günde iki defa telsizle
raporlar veriyordu. Telsizinin sinyalleri, ordu merkezine çok yakın olduğu için
yoğun yayın yapan merkezin sinyallerinden ayırt edilebilmesi mümkün değildi. Mikro
filimler ise sedef kakmalı tavlaların içerisine gizlenerek Arjantinli dostlarına
hediye olarak Buenos Aires’e gönderilmekteydi. Daha sonra diplomatik çuvallarla
bu filimler İsrail’e geliyor, AMAN’ın merkezinde inceleniyordu. Bir yandan da
askerler, terfi alabilmek için onun yardımlarını istiyorlar ve ona yakın
durmaya çalışıyorlardı. Daha sonradan Suriyeli bir generalin dediği gibi “Elie
Cohen’in ulaşamayacağı gizli bir sır yoktu”.
Bu arada Elie bir Suudi ile tanıştı.
Küçük Usame’nin babası Bin Ladin ile. Ürdün nehrinin mecrasını değiştirme işi
Bin Ladin’e verilmişti. Yüzlerce iş makinesi kanallar kazıyor, borular
döşüyordu. Ürdün nehrinin mecrası değiştirilecek ve İsrail susuz bırakılacaktı.
Bin ladin bu cömert Suriye’li vatansevere (!) kanalların bütün detaylarını,
derinliklerini, bombalara dayanma güçlerini, mevkilerini bir bir anlatıyordu.
13 Kasım 1964 Çarşamba günü Tel-Dan
yakınlarında askerden arındırılmış bir bölgede Suriye askerleri İsrail
traktörlerine ateş açar. İsrail müthiş sert bir cevap verir. Kısa zamanda ağır
silahlar devreye girer. İsrail savaş uçakları yeni yapılan su kanallarına
yönelir ve darma duman eder. Suriye ordusu Ruslardan yeni aldığı MİG savaş
uçaklarını henüz kullanmayı bilmiyordu. Müdahale edemediler. Fakat İsrail Suriye’nin
bu zafiyetini nereden biliyordu? (İsrail çeşitli tarihlerde kanal projesini
defalarca bombaladı ve nihayet Suriye 1965 yılında bu projeden vaz geçti.)
Suriye haber alma teşkilatı Mukhabarat,
son birkaç aydır alarma geçmiş durumdaydı. Çünkü en gizli konuşmalar, sırlar İsrail
tarafından biliniyordu. Kanalların
bombalanmasında hayretler içerisinde kalmışlardı. Her şeyin yerini boyunu
direncini biliyorlar ve tam isabetle vuruyorlardı. Muhakkak üst düzeyde birisi
bu bilgileri aktarmaktaydı. Ama kim?
Ruslar Suriyelilere en yeni
teknolojilerle üretilmiş yeni iletişim araçları telsizler vermişlerdi. Bu
telsizlerin monte edilmesi için bir günlüğüne ordu merkezinin bütün sinyalleri
kapatıldı. Fakat zayıf bir sinyal hala çalışıyordu. Rusların yardımıyla yön
belirleme çalışmaları yapıldı. Adres Kemal Amin Tabet’in malikanesini
gösteriyordu. Ama bu imkânsızdı. Suriye’nin en güçlü isimlerinden biri olan Kemal
Amin Tabet nasıl casusu olabilirdi? O akşam zayıf sinyal tekrar Suriye
İstihbaratı tarafından duyuldu. Adres yine aynıydı. Kemal Amin Tabet. Ev derhal
basıldı. Elie Cohen telsizin başında iş üstünde yakalandı.
Elie Cohen yakalandıktan sonra çok ağır
işkenceler gördü. Her şey açığa çıktı. İsrail onu kurtarmak için çeşitli
teşebbüslerde bulundu. Milyonlar teklif edildi. İsrail’de hapiste bulunan 12
Suriye casusunun geri verilmesi bile gündeme geldi. Papadan devlet başkanlarına
kadar af edilmesi, idam edilmemesi için Suriye’ye baskı yapıldı. Fakat iktidarda
bulunan herkes ona sırları açıklamıştı. Hepsi onun suç ortağı idiler. Bir an evvel ortadan kaldırılmalı idi. 18
Mayıs 1965 günü Şam’da pazar meydanında asıldı. Cesedi 6 saat asılı kaldı. O
dakikalarda Elie Cohen İsrail’de ulusal kahraman ilan edildi. 100 binler
ailesinin acısını paylaştı.
1967de 6 gün savaşında Golan tepelerinde Suriye
ağır yenilgiye uğratıldı. O tarihten beri Golan tepelerinde artık Suriye askeri yok. İsrail
bu zaferi Elie Cohen’e borçlu.
İsrail için hayati önemi olan Suriye’nin
Ürdün nehri projesinin durdurulmasında tek başına Elie Cohen yine çok büyük rol
oynamıştır. Bu proje onun sayesinde ortadan kaldırılmıştır.
İsrail Elie Cohen’in kemiklerinin yurda
getirilip gömülmesi için çok uğraştı. Ancak bu güne kadar muvaffak olamadı. 51
sene sonra bu konu yeniden alevlendi. Elie Cohen’in asılması ile ilgili 35
saniyelik bir VDO Suriyeli birileri tarafından İsrail’e verildi. Bu arada
kemiklerinin de gömülmek üzere İsrail’e verileceği haberleri çıktı. Sonra
yalanlandı. Bakalım bu kahramanın kemikleri sonunda huzura erebilecek mi?
Uğruna canını verdiği yurduna getirilebilecek mi? Ruhu şad olsun.
Bu hafta da bu kadar sevgili kardeşlerim,
yeğenlerim ve dostlarım.
Hoşça kalın, sevgiyle kalın.
Aaron Baruch (Ankaralı)
Kaynakça : Michael Bar-Zohar Nissim
Mishal - MOSSAD